3 Temmuz 2015 Cuma

Van Gezisi, Edremit ve Gevaş (dördüncü bölüm)



Van'daki dördüncü günümde otelden çıkışı yaptım ama uçağımın kalkmasına zaman olduğundan, otelin giriş holünde dinleniyor, arada resepsiyonda görevli genç arkadaşlarla sohbet ediyordum. Söz Edremit'i görmediğime gelince, resepsiyonda yapılan bir organizasyonla araba bulundu. Saat 15:00 sıralarında Edremit'e doğru yola çıkmıştık.




Edremit sahili sakin, huzurlu, sahilde biraz baharatlı ama lezzetli köfte yapan iki yer var. Yemeğin arkasına çay içmeyi unutmamak gerek :)



Edremit'ten sonra daha ileriye Gevaş'a doğru yol almaya başladık. Feribot seferi olmadığından gidemediğim Akdamar Adası'nı, uzaktan bile olsa fotoğraflamak istiyordum.




Yol boyunca gördüğüm manzaralardan büyülendim desem yalan olmaz. Bu satırları yazarken bile o anları yaşıyor ve gülümsüyorum.


                                              Akdamar Adası'nın yoldan görünüşü...




Üstteki fotoğrafta görülen kıyıdan Van Gölü'ne biraz da olsa girdim. Su çok ilginç, derinizin üzerinden kayarken yumuşak bir etki bırakıyor, krem sürmüş gibi bir his...




Biraz fotoğraf sevdanız varsa ya da doğanın içinde olmayı seviyorsanız, bu karelere aşık olmamak mümkün değil...



           Her yere sessizlik hakimdi, duyulan sadece suyun kayalara yavaşça çarpma sesiydi...


                 Ve Gevaş sahilinde gün batımından sonra, Van merkeze doğru yola çıktık...







devam edecek...


Van Gezisi, Van Kahvaltısı, Van Rus Pazarı (üçüncü bölüm)



Van kahvaltısının ününü sanırım herkes duymuştur. İstanbul'da da bu konuda iddialı salonlar var, iddiaları malzemenin Van'dan geliyor olmasında. Ben de yerine gitmişken, otelde ve kahvaltı salonlarında o lezzetlerin tadına bol bol baktım. Yukarıda gördüğünüz Van'ın ünlü otlu peyniri.


                    Van balı ve tereyağı nefis, sadece tereyağı ve balla bile kahvaltı edilebilir...


   Van'ın cacığı kuru bir cacık, içinde salatalık değil oraya özgü otlar var, onlar jaji diyor...


Kavut: buğday kavruluyor, dövülerek un haline getiriliyor, tereyağında pişiriliyor, bal ya da pekmezle servis ediliyor... (oradaki adı pohin)


Murtuğa: un, yumurta, tuz, bal karışımı, kahvaltıların vaz geçilmezi... Van'a gidip bu farklı lezzetlerin tadına mutlaka bakın derim...


Rus Pazarı ya da Avrupa Pazarı hesaplı alışveriş yapacağınız bir pazar. Cumhuriyet Caddesi'nden beşyola çıkıp, otoparkın yanındaki sokaktan girerseniz, biraz ileride pazara girişi görüyorsunuz, paralel 3-4 sokaktan oluşuyor.




       Pazarda kilimler, gümüş takılar, mutfak eşyaları, dokuma, pek çok ürün bulunuyor...





devam edecek...







Van Gezisi (ikinci bölüm)



Bir şehri ve insanlarını bütünüyle tanımak için, dört gün yeterli olmayabilir. Ama ben caddeleri, sokakları dolaşıp, mümkün olduğunca çok fotoğraf çekerek gözlem yaptım. Parklarda oturdum, her fırsatta insanlarla sohbet edip, onları tanımaya, özlemlerini, sıkıntılarını öğrenmeye çalıştım. Ünlü olmuş, adı internet sayfalarında geçen kahvaltı mekanlarına özellikle gitmedim, adı çok duyulmamış olanları seçtim. Yeni Seher Kahvaltı Salonu onlardan biriydi. Salonu kapatmak üzere oldukları halde beni içeri kabul ettiler, fotoğraftaki kahvaltıyı sundular. Mekanın sahibi Nadir bey, orada çalışan gençler Suat ve Adnan hizmette kusur etmediler. Van'da her yerde gördüğüm saygıyı, samimiyeti orada da gördüm. Nefis kahvaltının, üç bardak çayın üstüne bir de kahve içtim, tabii hep sohbet eşliğinde.




Duvarları Van'ın ünlü kilimleri süslüyordu. Son fotoğraf ise ünlü kırtlama şekerleri.
Seher Kahvaltı Salonu Cumhuriyet Caddesi 4. sokakta. Kahvaltı çeşitlerini isterseniz satın da alabiliyorsunuz.


Van Kalesi, başlama tarihi M.Ö 840 yıllarına dayanan eski kaleye tırmanabilirseniz, manzaranın çok güzel olduğunu söylediler.


                            Türkiye'nin en uzun caddesi, İskele Caddesi Van'da bulunuyor.....




Sokaklardan kareler, Van balı, kadınların özel günler için elbise diktikleri kumaşlar, metresi 250 TL den başlıyormuş, kumaşçılar sokağı...



Bir akşam yemeğinde ana yemek tabağı, fiyatlar her yerde çok uygun, yemekler çok lezzetli, bazı yerlerde para vermeye kalktığımda misafirimiz olun dediler... Alttaki fotoğraf bizim de fotoğrafımızı çekin diyen Muhammed ve Ali...




          Bir pastane molası,  bir köşe başındaki ayakkabı boyacısı ve bir parktan gençler





İskeleden bir kaç fotoğraf, hafta sonu sabahları, iskeleden Akdamar Adası'na feribot seferleri düzenleniyor.




devam edecek...

Van Gezisi (birinci bölüm)



Van'a gitmeye karar verdiğimde şaşkınlık yaşayan arkadaşlarım oldu. Neden Van dediler, hem de tek başıma, neden olmasın dedim. Ön yargıların, genellemelerin her zaman insanlığa zarar verdiğini düşünürüm. Dört günlük kısa gezinin, hazırlığı da uzun sürmedi. Uçak ve otel rezervasyonunu yaptıktan sonra, gideceğim güne kadar Van hakkında ne bulduysam okudum, videoları izledim, haritaları inceledim. Ve pazar sabahı erkenden kalkacak uçağıma binmek üzere, saat 04:00 te Atatürk Havalimanı' na  doğru yola çıktım. 06:40 Van uçağı zamanında kalktı, THY İstanbul Van arası Boing 737-800 uçaklarını kullanıyor.



Nemrut Krater Gölü'nü yukarıdan fotoğraflamak için, uçağın solundan, cam kenarı ve önden bir koltuk satın almıştım. Yaklaşık iki saat süren yolculuk boyunca, yanımdaki koltuklarda oturan, tanışmaktan mutluluk duyduğum Van'lı iki gençle sohbet ettim. Mücahit ve Adem İstanbul ve Samsun'da üniversite öğrencisiydiler. Onlarla sohbet ettikçe, Van'a gitme kararımda hata yapmadığımı tekrar gördüm.



Uçak Van'a yaklaştığında, bulutların arasından aşağılara süzüldü, hafif sola yattığında o beklediğim manzarayla karşılaştım. Nemrut en son 1441'de lav püskürtmüş. Yaklaşık 3000 metrede beş krater gölü oluşmuş. Soğuk göl denilen en büyük göl 13 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor ve Türkiye'nin en büyük krater gölü, Avrupa'nın ise ikinci. Bulutların gölgelediği krater gölünün, net bir görüşle ne kadar muhteşem olduğunu tahmin edebilirsiniz.




Van'a doğru inişe geçerken gölü gördüğümde, Van'lıların ona neden deniz dediğini daha iyi anladım. Göl, Marmara Denizi'nin üçte biri büyüklüğünde, Türkiye'nin en büyük gölü, dünyanın en büyük sodalı gölü. Nemrut, Süphan gibi volkanik dağlarla çevrili gölün ortalama derinliği 171 metre, en derin yeri 451 metre. Karayolu ile çevresi 430 km, 15 bin kişi geçimini gölden sağlıyor.


Gölde yaşayan inci kefalinin 90 gün süren avlanma yasağı var, yasak 1 Temmuz'da bittiğinden, balığın tadına bakamadım ama bundan yasağa uyulduğu anlamı çıktığından, göl ve Van adına sevindim.

Nemrut Dağı, faaliyete geçince akan lavlar bağlantıları kapatmış. Gölde tuz oranı artarken, içindeki canlılar ölmeye başlamış. Suyun şu anki PH değeri 9.8, bu bir balığın yaşaması için uygun bir değer değil ama İnci Kefali yaşıyor. Baharda 16 cm. kadar olan balık, yumurtalarını bırakmak için akarsuya doğru göçe başlıyor. Göl ile nehrin birleştiği yerde bir süre bekleyip, yeni ortama uyum sağlıyor. Daha sonra suyun akış yönünün tersine büyük mücadelesi başlıyor. Yumurtlamak için uygun ortama gelindiğinde, dişi balıklar 10 bin kadar yumurta bırakıyor, erkek balıklar yumurtaları döllüyor. Suyun sıcaklığı 13 dereceye ulaştığında yeni balıklar yumurtadan çıkıyor. Göle doğru beslenerek dönüş yolculuğuna başlıyorlar, yine göl ve ırmağın birleştiği yerde uyum için bekliyorlar. İnci Kefali (aslında bir levrek türüymüş) ömürleri boyunca 4 kez bu yolculuğu tekrarlıyor.


Ferit Melen Havalimanı'na indiğinizde, şehir merkezine ulaşmak için iki seçeneğiniz var. Ya  otobüslerin kalktığı yere yürüyorsunuz ya da taksiye biniyorsunuz. Taksiye, kalacağım Akdamar Oteli'ne kadar  28 TL ödedim. Otel personeli daima güleryüzlü ve yardımcıydılar. Üç yıldızlı otel Kazım Karabekir Caddesi'nde, eski adı Maraş Caddesi'ymiş, Van'lılar Maraş Caddesi diyor. Hividar (umut demek), Yasemin, Burhan bey bu satırları okuyorsunuz biliyorum, sizlere tekrar sevgilerimi yolluyorum.


Van'a bir pazar günü indiğimden dükkanların çoğu kapalı, sokaklar sakindi, pazartesi günü hareketlendi. Van'ın birbirini kesen iki büyük caddesi var, Maraş Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi. İftar saatine bir saat kala mağazalar kapanıyor, iftardan yarım saat sonra gece 12ye kadar tekrar açılıyordu. Sözünü ettiğim caddelerde yoğun bir araba trafiği var. Van'lılar ailece, gençler, orta yaşlılar caddelerde geziyorlar, parklarda oturup, her evde olan semaverleriyle çay keyfi yapıyorlar. Aşağıdaki gece fotoğrafı otel odamın penceresinden Maraş Caddesi ve semaverler.



Caddelerde Defacto, Adidas, Pierre Carden gibi mağazaları, klasik binek arabaların yanında, lüks arabaları, Jeepleri de gördüm. Belediyenin yeni mor otobüsleri çok rahat, pek çok noktaya çalışan, özel halk otobüsleri ve minibüsler de var...

devam edecek...