Gezi yazılarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi yazılarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Eylül 2018 Pazartesi
Barış ve Sevgi Buluşmaları
Yazar Ahmet Ümit, Levent Üzümcü, Yekta Kopan ile söyleşi...
Konservatuvar öğrencilerinden müzik ziyafeti...
Sahaflar Çarşısında nostaljik bir gezi...
9 Temmuz 2016 Cumartesi
Ailemle Maşukiye Gezisi
Bayramın üçüncü günü Pendik'ten kalkan Adapazarı treniyle Kocaeli'ne gitme planı yaptık.
Sabah erkenden trenimize bindik, trende yolcu sayısı azdı, rahat bir yolculuk oldu. Klimadan dolayı oldukça serindi, bu yolculuğu yapacaklar için yanlarında hırka bulundurmaları uyarısını yapmalıyım.
İzmit'te trenden indik, yol 45 dk. kadar sürdü. İstasyondan sola ana yola doğru kısa bir yürüyüşten sonra, Maşukiye arabalarının kalkacağı durağa vardık.
Maşukiye'ye varış ortalama 45 dakika sürüyor, dönüşte trafiğe yakalandığımız için daha fazla sürdü, bu nedenle dönüş saatinizi iyi ayarlamanız gerekiyor.
İki saat sonra, saat 10'da Maşukiye'deydik. Düzensiz yapılan tesislere karşın henüz yeşil, ama böyle giderse eski güzelliğini yitirecek.
Önce bir tesiste oturup kahvaltı söyledik, aşağıdaki fotoğrafı sucuklu yumurta ve menemen gelmeden önce çektim.
Köy kahvaltısı normal bir kahvaltıydı, başka bir tesiste yediğimden farklı lezzetteydi, lezzet tesise göre değişebiliyor. Kahvaltı sonrası kahvelerimizi de içtikten sonra, yukarıya doğru yürüyüşe geçtik.
Yol kenarlarında hediyelik eşya ve köy ürünleri satanları görmek mümkün. Saat ilerledikçe Maşukiye kalabalıklaşmaya başladı, Araba trafiğinden, yol kenarından yürümek te zorlaştı. Tatil günleri dışında gitmek daha isabetli olacaktır.
Bir kaç saat sonra, aslında çok acıkmamamıza karşın, dönüşe geçeceğimizden, başka bir tesiste oturup alabalık siparişi verdik. Maalesef gelen balıkların ikisi bayattı, geri gönderdik ve köfte ile tavuk söyledik.
Dönerken aldığımız karadut suyunu ben çok beğendim. Olumsuzluklar kalabalık, gürültü, piknik mangallarından çıkan dumandı. Fiyatlar uygun sayılır, dört kişilik kahvaltıya 105 TL ödedik. Yeşillik ve su bize iyi geldi.
Dönüşe geçtiğimizde solda ufak bir alanda ata binenler gördük. Uzun bir kuyruk vardı ve atlar yorgun görünüyordu...
Maşukiye'ye henüz yeşilliğini yitirmeden, hafta arası erken bir saatte gitmenizi öneririm. Doğanın içinde olmak, bazı olumsuzluklara karşın bana iyi geldi, ama beni en mutlu eden ailemle birlikte olmaktı...
20 Nisan 2016 Çarşamba
İspanyollar Hakkında (son bölüm)
İspanya'dan, bir hafta sonunda güzel anılarla ayrıldım. Evet bütün Avrupa'da olduğu gibi bize benzeyen bir kahvaltı alışkanlıkları yok, hırsızlık olayları yine sıkıntı yaratabilir, para birimi dolayısıyla çok ucuz değil. Ama görülecek, tarihi ve doğal pek çok güzelliği var. Ve insanıyla dil sorununa karşın, bir şekilde anlaşıyorsunuz. Merhaba, lütfen ve teşekkür ederim gibi (hola, por favor, gracias) üç sihirli sözcük bile yeterli oluyor, halk size yardımcı olmaya hazır. Bir hafta boyunca, İspanya izlenimlerimi aktarmaya çalıştım, umarım bilgilendirmiş ve faydalı olabilmişimdir.
Barcelona Park Güell (İspanya 18)
Antoni Gaudi'nin Barcelona'daki bir başka eseri Park Güell. Gaudi şehri adeta bir oyun parkı gibi kullanmış. Parkın girişinde, bir masaldan çıkmış gibi duran iki ev ve seramiklerle bezeli harika bir kule var.
İlk fotoğraf Gaudi'nin evi, içerisi gezilebiliyor. Taşıma sırasında kırılan seramiklerden, dalgalanarak uzanan bir bank yapmış Gaudi. Yaratıcılığını takdir etmemek mümkün değil.
Parkta, bankın dışında yeşil alanlar bulunuyor. Parka ulaşmak biraz zahmetli, Plaça Katalunya (katalunya meydanından) otobüsle doğu kapısına ulaşabiliyorsunuz. Metrobüsle gidecekseniz Lesseps durağında inip, 300 metre kadar yürümeniz gerekiyor. Giriş 21 Euro.
devam edecek...
19 Nisan 2016 Salı
Barcelona, La Sagrada Familia ( İspanya 17)
Antoni Gaudi Barcelona'yı, Art Nouveau akımının örnekleriyle süslemiş desek, yanlış bir şey söylememiş oluruz.
Akımın amacı çevreye, doğaya uyumlu eserler yapmak. Gotik bir kilisede şekere benzeyen çiçekler görünce, akımı daha iyi anlıyorsunuz.
Gaudi eseri 1883'te devralmış, bitiremediği tek katedral. 1926'da tramvay çarpması nedeniyle hayatını kaybediyor, bugüne kadar halkın yardımlarıyla bitirilmeye çalışılıyor. Bitiş tarihi olarak 2026'yı veriyorlar.
Dış cephe müthiş ayrıntılarla dolu, cephede görülen renk ayrılığı, kullanılan taşın özelliğinden ileri geliyor, taş zaman geçtikçe kararıyor.
Dışarıdan kaba bir yapı görüntüsü veriyor, ama içerinin renkli, zarif görüntüsü sizi şaşırtıyor.
Yapıyı tutan kolonlar ağaç şeklinde tasarlanmış, renkli camlardan vuran gün ışığı, içeride ışık oyunları oluşturuyor, harika bir görüntü ortaya çıkıyor.
Kesinlikle kuyrukta beklemenize değiyor. Aynı adlı metro durağıyla ulaşılabiliyor. Giriş 20 Euro.
devam edecek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)