12 Nisan 2016 Salı

TOLEDO (İspanya 3)



İspanya'nın eski başkenti Toledo'ya, Madrid'den 45 dakikalık bir otobüs yolculuğuyla ulaştık. Unesco Dünya Mirası listesinin en önemli kentlerinden biri, gerçek bir açık hava müzesi. İspanya'nın en görkemli katedrali bu şehirde, El Greco'nun şehri olarak ta biliniyor. Şehri çevreleyen Tajo (taho okunuyor) Portekiz'e uzanıp, oradan denize dökülüyor. 16. yüzyıldan günümüze değişmeden kalmış, dar sokakları, cafeleri, Damascitos mağazaları, farklı medeniyetlere ait yapılarıyla muhteşem bir şehir.






Katedrali mutlaka gezmelisiniz, içinde pek çok değerli tablo var, bunlardan biri de El Greco'nun ünlü tablosu.



El Greco'nun değer biçilemeyen bir diğer Tablosu, Kont Orgaz'ın Cenazesi ( The Burial of the Count Orgaz), Santo Tome adında küçük bir kilisede, çok sıkı korunuyor, fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor, fotoğraf Vikipedia'dan alıntıdır.










Katedrali gezdikten sonra, dar sokaklardan geçerek Damasquino Suarez mağazasına geldik. Bu mağazada kılıç işçiliğinin mükemmel örnekleri bulunuyor. Yüzüklerin Efendisi gibi pek çok filmde kılıçları kullanılmış, doğal olarak oldukça pahalılar. Ayrıca mağazada bir de mücevher bölümü var, çelik üzerine farklı desenler altınla işleniyor. Kolye ucu, küpe, bileklik, yüzük, farklı fiyatlardan örnekler var, burada kesenize göre bir mücevher bulmanız da mümkün.



Bir sonraki yazım Cordoba'da buluşmak üzere...                                                                                              

MADRİD (İspanya 2)




Uçağımız bir saatlik bir gecikmeyle Madrid havaalanına indi, saatlerimizi bir saat geri alarak yerel saate göre ayarladık ve gezimiz başladı. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz Plaza Mayor, Madrid'in en ünlü tarihi meydanı. Çevresi restaurant ve kafelerle dolu, burada İspanyolların ünlü kalamarlı sandviçlerinin ve meyveli şarapları Sangria'nın tadına baktık.


400 yıllık bir geçmişe sahip meydan 129x94 metre boyutlarında ve Puerto Del Sol meydanına yürüme mesafesinde, batı çıkışından çıkarsanız Mercado de San Miguel tarihi pazarına ulaşabilirsiniz.



Meydanda gösteri yapan pek çok animasyon sanatçısı vardı, İspanyollar ailece bu meydanda olmayı seviyorlar, turistlerle birlikte oldukça kalabalıktı. Meydanın ortasındaki heykel III. Felipe'ye ait, meydanı çevreleyen binanın balkonları ve duvardaki resimler görülmeye değer.




Puerto del Sol meydanı, on caddenin bağlandığı bir meydan. Burada görebilecekleriniz tarihi postahane binası, yemiş yiyen ayı heykeli, saat kulesi, 0 noktası.



Şehirde bireysel olarak gezecekseniz, metro ve otobüs durakları haritalarını edinmeniz faydalı olur.


Prado Müzesi dünyanın en ünlü üç müzesinden biri, mutlaka görmelisiniz derim. Giriş 14 Euro. Bazı günler 17:00-19:00, bazı günlerse 18:00-20:00 saatleri arasında ücretsiz gezilebiliyor, biz 17 de başlayan günden yararlandık. Bir katta Bernini heykelleri ve cafe bulunuyor. Tablolar ise Goya, Velasquez, El Greco, Rafael, Rubens gibi ressamlara ait, muhteşem bir seçki.  Müzede toplam 8600 tablo, değerli heykeller, binlerce sanatsal parça bulunuyor. Yukarıdaki tablo Goya'nın ünlü Mayıs'ın Üçü tablosu.






Yukarıdaki tablolar sırasıyla, Velasquez, Dürer, El Greco, Raphael ve Loeonardo da Vinci'nin öğrencisine ait tablolar. Picasso'nun ünlü eseri Guernica'yı ve diğer eserlerini ise, Reina Sofia Müzesi'nde görebilirsiniz.


Prado Müzesi'ne çok yakın olan Retiro Park ve botanik bahçesi nefes almak, yeşilin içinde kaybolmak için ideal. Retiro Park Madrid'in en büyük parkı, sohbet eden, çimlerde kitap okuyan, güneşlenen pek çok kişi gördüm. İçindeki göletle yemyeşil bir park. Ulaşım için metro durağı Retiro'da inmelisiniz, çevrede yemek yiyebileceğiniz yerler de bulunuyor.






Plaza de Toros İspanya'nın en büyük boğa güreşi arenası ve maalesef günümüzde de kullanılıyor. Bir boğanın gösteriye hazırlanması için hareket edemeyeceği kadar küçük karanlık bir yere kapatıyorlar. Kum zeminde kayması için toynaklarının arasına diken yerleştiriyorlar, atlılar kanını akıtıp güçten düşürüyor. Bu insafsız gösteriyi kabul etmem mümkün değil.


Alcala kapısı (Puerta de Alcala) şehrin doğusunda, bir tarafında melek, diğer tarafında savaşçıların figürleri yer alıyor, Retiro Park'a yakın.


Madrid 655 metre rakımıyla avrupanın en yüksek başkenti. Burada taksiler beyaz , kırmızı çizgileri var. Üzerindeki rakamlar uygulanan tarifeleri belirtiyor. 1 gündüz, 2 gece, 3 tatil günleri tarifesi anlamına geliyor. İngilizce anlaşmanız zor olduğundan, yanınızda gideceğiniz yerin adresini ve bir harita bulundurmalısınız, açılış 2 Euro. İspanya'da su diğer içeceklerden pahalı. Suyu marketten alıp, meydanlardaki çeşmelerden de içebilirsiniz.



Gran Via ünlü mağazaların olduğu cadde, ikinci fotoğraf caddelerin birinden bir kare ve Neptün Çeşmesi



Plaza Espana, Cervantes'in ünlü romanı Donkişot'un bronz heykelinin olduğu bir meydan. Bildiğiniz gibi Donkişot yazılı ilk roman kabul ediliyor. Yüzyıllık zeytin ağaçlarının arasından geçerek, isterseniz yürüyerek kraliyet sarayına (Palacio Real) ulaşabilirsiniz. Saray batı avrupanın en büyük sarayı, 140 metre uzunluğunda, giriş 10 Euro, fotoğraf çekmeye izin verilmiyor.






Estadio Santiago Bernabeu Stadı, içinde bir tur için 19 Euro ödemeniz gerekiyor. İkinci fotoğraf duvarlardaki sanatsal tabelalar, gezdiğimiz diğer şehirlerde de gördüğüm bu seramik tabelalara bayıldım.



Üstte Plaza de Cibeles ( Cibeles Meydanı), meydanda Palacio de Cibeles (belediye sarayı olarak kullanılıyor), Banco Espana (İspanyol Bankası), Palacio de Linares ( sanat merkezi olarak kullanılıyor), Cibele Fountain ( tanrıça kibele havuzu, Real Madrid taraftarlarının zafer kutlaması yaptığı yer) bulunuyor.


Madrid tarihi Atocha tren istasyonu, ortada yeşil alan ve cafeler var, görmek içime huzur verdi, bir yandan da ülkemizde böyle incelikler olmamasına üzüldüm.



devam edecek...


  

11 Nisan 2016 Pazartesi

İspanya Gezisi (1)




Farklı yaşamları, kültürleri gördükçe, kalıplaşmış düşüncelerden sıyrılırız. Ekim ayında erken rezervasyon yaptırdığım İspanya gezisi için bütün hazırlıkları tamamlamış olarak, 2 Nisan'da İspanya'ya doğru yola çıktım. Kuzeyden güneye, sonra tekrar kuzeye doğru uzun bir rota izleyecektik.


İspanya 17 özerk bölgeden oluşuyor. Yolculuk rotamızda sırasıyla Madrid (Madrid bölgesi), Toledo (Kastilya bölgesi), Cordoba, Sevilla ve Granada ( Endülüs bölgesi), Valencia(Valencia bölgesi), Barcelona ve Girona (Katalonya bölgesi) vardı.


                                                         Kaptanımız Juan (Huan)

Uçağımız Madrid'e doğru alçalmaya başladığında kilometrelerce uzanan tarlaları, rüzgar güllerini, santralları görmeye başladık...


İspanya tarihi, savaşlar, krallar, diktatörler, öldürülen sanatçılar, engizisyon, Amerikanın keşfi, altın nedeniyle yerlilere yapılanlar gibi, iniş çıkışlarla dolu. 1936-1939 yılları arasındaki iç savaşta 500 binden fazla insan ölmüş. Franco diktatörlüğü sırasında da ülke çok acılar çekmiş. Onun ölümünden sonra, üç yıl içinde ülke çok sesli bir demokrasiye geçmeyi başarmış.


Dünyada 500 milyon insan ispanyolca konuşuyor, 21 ülkenin resmi dili de ispanyolca. İspanyollar sıcakkanlı, ingilizce bilen kişi sayısı çok az ama size her zaman yardımcı oluyorlar, hola: merhaba (ola okunuyor) demeniz yeterli.
Ekonomik kriz içindeler, işsizlik ciddi boyutlarda ama meydanlar, cafeler hareketli.


Hırsızlık maalesef büyük sorun, o nedenle dikkatli olmalısınız. Yanınızda pasaportunuzun fotokopisini bulundurmanızı, telefonunuzu masaya koymamanızı, çantanızı sandalyenize asmamanızı, eşyalarınızdan gözünüzü ayırmamanızı öneririm. Grubumuz herhangi bir hırsızlık vakası yaşamadı ama hep dikkatliydik.
Şehirde gezecekseniz, yanınızda bir şehir, otobüs ve metro haritası bulundurmanız iyi olacaktır. Metro için otomatlardan bilet alabilirsiniz.

Gezerken size yardımcı olacak bir kaç kelime yazmam gerekirse:

Buenos dias: Günaydın (kısaca bondia diyorlar)
Hola: Merhaba (ola)
Adios: Güle güle, hoşçakal
Gracias: Teşekkür ederim
Por favor: Lütfen
Si, No: Evet, Hayır
De nada: Bir şey değil
Calle: Cadde
Plaza: Meydan
Palacio: Saray
Mercado: Pazar yeri
Puerto: Mimari kapı
Fuente: Çeşme, havuz


Tarihi bölgelerdeki duvarlarda bulunan seramik sokak tabelalarını çok beğendim...

Büyük mağazalar pazar günü dışında 10:00-19:00 arası açık, ufak dükkanlar ise 13:00-15:30 arası siesta yapıp kapatıyorlar, daha çok para kazanayım diye bir hırsları yok sanırım :)
Ülkenin büyük kısmı 900 metre yükseklikteki yaylalarla kaplı. Bahar nedeniyle yolculuğumuz boyunca, bir güneş açtı, bir yağmur yağdı.


İspanya'nın nüfusu 40 milyon kadar, 2015 yılında gelen turist sayısı ise 70 milyon.
Askerlik zorunlu değil, profesyonel bir ordu bulunuyor. Üniversiteye girmek sorunu yok, hemen her genç kendine yer buluyor. Göz, ortopedi, kulak.burun.boğaz doktorluğunda başarılılar. İktidar değişse de sistem değişmiyor...
İspanya ile ilgili aklıma gelen genel bilgiler böyle, bundan sonraki yazıma, yolculuğumuzun ilk durağı Madrid ile devam edeceğim, görüşmek üzere...