22 Mayıs 2014 Perşembe
Beyoğlu Türvak Sinema Müzesi
Beyoğlu Galatasaray Meydanı'ndaki müze üç katlı. En üst katında Türker İnanoğlu'nun sinema kariyerinden anılar var.
Giriş katında kafe bulunuyor
Birinci kat sinema müzesi, 4 salon bulunuyor. Bu salonlarda çeşitli belgeler, biletler, sinema cihazları, kameralar ve sinema salonu bulunuyor.
İkinci kat yine 4 salondan oluşuyor, bu salonlardan biri Balmumu Heykeller Salonu. Bu salonda Adile Naşit, Hulusi Kentmen, Sadri Alışık, Kemal Sunal gibi sanatçıların balmumu heykelleri görülebilir. İçeride fotoğraf çekme yasağı olduğu için kahve fotoğrafı dışındakiler internetten alınmadır. Ünlü Madam Tussauds Müzesi'nde bile yasak olmadığı halde burada yasak olması tuhaftı.
İkinci katta ayrıca yağlıboya tablolar ve afiş çalışmaları da sergilenmekte. Müzede Ulvi Uraz Sanat Kitaplığı'nın da bulunduğunu eklemeliyim.
Müze Pazartesi hariç her gün 10:00-18:00 arası açık. Tam bilet 10 Tl
Adres: Yeniçarşı Cad. No:24 Galatasaray Meydanı, Beyoğlu
(Yapı Kredi Sanat Merkezi ve Galatasaray arasından aşağıya döndüğünüzde sağda)
Pera Müzesi, Diğer Sergiler
Pera Müzesi'nde şu anda süren diğer sergilerden ilki, Kahve Molası, Kütahya Çini ve Seramiklerinde Kahve Serüveni.
İkinci sergi; Kesişen Dünyalar, Elçiler ve Ressamlar
Ressam, arkeolog, müzeci Osman Hamdi Bey'in resimlerinden oluşan sergi
Ve on binden fazla objeden oluşan, Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu.
15 TL giriş ücreti vererek beş katlı binadaki bütün sergileri gezebilir, yorulduğunuzda giriş katındaki kafede kahvenizi içebilirsiniz.
Adres: Meşrutiyet Caddesi. 65 Tepebaşı, Beyoğlu
Pera Müzesi, Stephen Chambers Sergisi
İngiliz sanatçı Stephen Chambers, ressam olarak tanınmakla beraber, baskı tekniği çalışmaları, kariyerinde önemli bir yer tutuyor.
1979'da Winchester Sanat Okulu, 1982'de St. Martin's Sanat Okulu'nu bitiren sanatçı, kazandığı burs ile gittiği Roma'da Rönesans resmini inceleme olanağı buldu.
Londra Kraliyet Sanat Akademisi'nde düzenlenen sergisi için, 2012'de yaptığı devasa çok parçalı baskı çalışması, Büyük Ülke sergilendi. Bu eseri de müzede görmeniz mümkün. (eklediğim ilk fotoğraf)
Sanatçının 25 yılı aşkın bir zaman boyunca ortaya çıkardığı onlarca eser müzede sergilenmekte.
2005 yılında Kraliyet Akademisi'ne seçilen sanatçı, Londra'da yaşıyor ve dünyanın pek çok ülkesinde eserlerini sergiliyor.
Sanatçının eserlerini Andy Warhol sergisiyle aynı anda Pera Müzesi'nde izleyebilirsiniz.
Pera Müzesi, Andy Warhol Sergisi
Pera Müzesi'nde 7 Mayıs'ta Andy Warhol'un eserleri sergilenmeye başlandı, sergi 20 Temmuz'a kadar devam edecek.
Andy Warhol (1928-1987) bir grafiker olarak başladığı kariyerini, yirminci yüzyılın ikonik bir karakteri olarak tamamladı.
Slovak kökenli bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.
Amerikan Pop Sanatı'nın öncüleri arasında yer aldı.
Çoğaltma ve yeniden üretme teknikleri ile içerik ve formu önemsizleştirdi.
Popüler, düşük maliyetli, seri imal edilebilen bir sanat üretti.
Sanatın çeşitli dallarıyla ilgilenen Warhol, sanatta pazar mekanizmasının egemen olduğu bir dünyayı işaret etti.
Pera Müzesi: Meşrutiyet Cad. 65 Tepebaşı-Beyoğlu
Giriş ücreti: 15 TL
9 Mayıs 2014 Cuma
Pera Cafe
Çarşamba günü başlayan Andy Warhol sergisi için Pera Müzesi'ndeydik. Beş katlı müzenin her katında farklı bir sergiyi gezebiliyorsunuz. Sergiyi daha sonra yazacağım, bütün katları gezdikten sonra giriş katındaki Pera Cafe'ye uğramamak olmazdı.
Cafe her zamanki gibi, şık ve temizdi. Önce birer salata aldık, sohbeti koyulaştırdık; kalkmaya yakın da birer tatlı ve kahve.
Her şey her zamanki gibi taze ve lezzetliydi. Müze Şişhane'de Trt binasının arkasında, çok kaliteli sergilere ev sahipliği yapıyor, zaman ayırırsanız pişman olmayacağınızı garanti ederim.
28 Nisan 2014 Pazartesi
Notre Dame de Paris Müzikali
Gelecek, geliyor derken sonunda yıllardır rekorları kıran müzikal İstanbul'a Zorlu Center sanat merkezine geldi. Gideceğimiz son anda belli oldu, bugün bir koşturma sonrası Zorlu Center'a doğru erkenden yola çıktık. Alışveriş merkezinde biraz atıştırma bir kahve derken, gösterinin saati geldi.
Bildiğiniz gibi eser Victor Hugo'ya ait, tertemiz bir aşk hikayesini ve bu aşkın önüne çıkan engelleri anlatıyor. Kambur bir bebeği çingeneler katedrale bırakır. Onu bulan rahip ona, eksik, tamamlanmamış anlamına gelen Quasimodo adını verir. Büyüyünce zangoçluk yapan Quasimodo çanlar yüzünden sağır olur. Quasimodo Esmeralda adındaki güzel çingeneye aşık olur ama rahibin de Esmeralda'ya ilgisi vardır, böylece olaylar gelişir. Eserde 1800'lü yılların Paris'i aktarılıyor, adalet anlayışı sorgulanıyor.
2.250 kişilik salon doluydu. İki saat boyunca oyuncular, dansçılar, akrobatlar nefis bir gösteri sergilediler. Müzik, dekor, ışık, sahne ve kostüm tasarımları için, sahne arkasındaki ekibi de kutlamak gerek. Bu arada Quasimodo'yu sanatçı Matt Laurent, Esmeralda'yı Alesssandra Ferrari'nin canlandırdığını söyleyeyim.
Gösteri boyunca, coşkuya kapıldım, hüzünlendim, üzüldüm; en çok dört oyuncunun çanlar içinde tavandan sarktığı sahneden, Esmeralda'nın hapis sahnesi ve final sahnesinden etkilendim. Finalde izleyenler, sanatçıları dakikalarca ayakta alkışladı. Eklediğim fotoğrafların Zorlu Center'ın sitesinden olduğunu belirteyim ve gösterinin o ünlü şarkısı "Belle" ile veda edeyim.
http://www.izlesene.com/video/notre-dame-de-paris-belle/1105089
27 Nisan 2014 Pazar
İstanbul'a Dönüş Yolunda
Günlerdir İtalya ile ilgili yazdıklarımdan sıkıldıysanız, aşağıdaki bu son yazımı, İstanbul uçağında, İtalya ile ilgili defterime karaladıklarımı takdimimdir.
Torino: Sakin, yeşil şehir, ilk pizza deneyimimiz
Venedik: San Marco Meydanı, kanalların, köprülerin güzelliği, evlerin balkonlarından sarkan çiçekler...
Floransa: Görsel ve tarihsel hazinelerine söylenecek söz yok ama... Arkadaşımıza, tiramisu yemek için gittiği yerde, yemek yerse tiramisu servisi yapacaklarını söylemeleri... Dilim pizza ve fast food yenen yerlerin kapanması için kampanya başlatmaları, bu yerlerin şehrin kalitesini düşürdüğüne inanmaları... Bunlar çok hoş şeyler değil, sadece paralı turistin gelmesini istiyorlar sanırım.
S. Gimignano: Hiç bir olumsuz yönünü söyleyemeyeceğim. Dilim pizza da satılmaya devam ediliyor üstelik...
Siena: Tarih, zenginlik, fanatiklik diz boyu...
Arrivederci Roma: Kalabalık, gürültülü, bu şehirde bizden bir şeyler var gibi. Yine görmek isterim, Trevi Çeşmesi'ndeki dileklerim tutar belki, kimbilir...
Napoli: Kalabalık, düzensiz, her şeye şarkı yazan insanların şehri.
Autogrill'ler: Otoyolda giderken cankurtaran simitleri.
Şarkılar: İtalyanca şarkıları eskiden beri severim, cinsiyet ayrımcılığı olacak belki ama erkek sesleri daha güzel.
Mutfak: Makarna, pizza, tiramisu, kahve, limoncello nefis. Her zaman taze malzeme, İtalyanlar bence de bu işi biliyor.
Banklar nerede: Sokaklarda yorulduğunuzda dinleneceğiniz banklar yok, sanırım insanları kafelere çekmek için. Bu yüzden bazı insanlar merdivenlerde, kenarda köşede oturup bir şeyler atıştırıyor.
17 rakamı: İtalyanların 17 rakamının uğursuzluğuna inandıklarını, apartmanlarda 17. katın, otellerde 17 numaranın, bazı uçak şirketlerinde 17 nolu koltuğun olmadığını biliyor muydunuz?
Alışamadığım: Siestaları, 15:00-18:00 arası yemek servisi olmaması.
Torino: Sakin, yeşil şehir, ilk pizza deneyimimiz
Venedik: San Marco Meydanı, kanalların, köprülerin güzelliği, evlerin balkonlarından sarkan çiçekler...
Floransa: Görsel ve tarihsel hazinelerine söylenecek söz yok ama... Arkadaşımıza, tiramisu yemek için gittiği yerde, yemek yerse tiramisu servisi yapacaklarını söylemeleri... Dilim pizza ve fast food yenen yerlerin kapanması için kampanya başlatmaları, bu yerlerin şehrin kalitesini düşürdüğüne inanmaları... Bunlar çok hoş şeyler değil, sadece paralı turistin gelmesini istiyorlar sanırım.
S. Gimignano: Hiç bir olumsuz yönünü söyleyemeyeceğim. Dilim pizza da satılmaya devam ediliyor üstelik...
Siena: Tarih, zenginlik, fanatiklik diz boyu...
Arrivederci Roma: Kalabalık, gürültülü, bu şehirde bizden bir şeyler var gibi. Yine görmek isterim, Trevi Çeşmesi'ndeki dileklerim tutar belki, kimbilir...
Napoli: Kalabalık, düzensiz, her şeye şarkı yazan insanların şehri.
Autogrill'ler: Otoyolda giderken cankurtaran simitleri.
Şarkılar: İtalyanca şarkıları eskiden beri severim, cinsiyet ayrımcılığı olacak belki ama erkek sesleri daha güzel.
Mutfak: Makarna, pizza, tiramisu, kahve, limoncello nefis. Her zaman taze malzeme, İtalyanlar bence de bu işi biliyor.
Banklar nerede: Sokaklarda yorulduğunuzda dinleneceğiniz banklar yok, sanırım insanları kafelere çekmek için. Bu yüzden bazı insanlar merdivenlerde, kenarda köşede oturup bir şeyler atıştırıyor.
17 rakamı: İtalyanların 17 rakamının uğursuzluğuna inandıklarını, apartmanlarda 17. katın, otellerde 17 numaranın, bazı uçak şirketlerinde 17 nolu koltuğun olmadığını biliyor muydunuz?
Alışamadığım: Siestaları, 15:00-18:00 arası yemek servisi olmaması.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)