Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti, eli kolu bağlıydı, ağlıyordu
Dört bıçak çekip, vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben gördüm, kulaklarım gördü
Vapur kudurdu, kuduz gibi böğürdü
Hiç biriniz orada yoktunuz
On üç damla gözyaşını saydım
Sarhoştum, Kasımpaşa'daydım
Üzerime yüklediler bu işi
Vapuru onlar vurdu, ben vurmadım
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Attila İlhan (kısaltılmıştır)
20 Kasım 2013 Çarşamba
15 Kasım 2013 Cuma
Zincirsiz
Zincirsiz (Django Unchained) Amerikan iç savaşı öncesi güney bölgesinde geçiyor. Köle Django'nun ödül avcısı Dr. Schultz ile karşılaşmasıyla başlıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bir Tarantino klasiği ve bolca şiddet sahnesi içeriyor. Şiddet dolu filmleri izlemesem de, 2 saat 40 dakikalık filmde sıkılmadım. Senaryo sağlam, oyuncu kadrosu iyi ( Jamie Fox, Christoph Waltz, Leonardo di Caprio, Samuel Jackson). Film müziklerini de çok beğendiğimi eklemeliyim, kısaca usta işi bir spagetti western.
14 Kasım 2013 Perşembe
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi-Ahmet Ümit
Ahmet Ümit'in bir yıl araştırma bir yıl da yazma sürecinden sonra ortaya çıkan Beyoğlu'nun En Güzel Abisi romanı yine bir cinayetle başlıyor. Bu yazarın okuduğum beşinci romanı. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle başladığım kitapları bende kısa zamanda alışkanlık yarattı. Polisiye roman okumayı severim ama yazarla karşılaşana kadar hiç yerli polisiye okumamıştım. Derin tasvirleri, kadının bu ülkedeki sıkışmışlığının anlatımı, tekrar tekrar okuduğum konuşan ağaçlar bölümü, Gezi Direnişi saptamaları, Tarlabaşı'nda geçen romanı en sevdiklerim arasına yerleştirdi.
Serenad-Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli'nin 3 yıl üzerinde çalıştığı, ölümsüz bir aşkı tarihi gerçeklerle örerek anlattığı roman Serenad, son yıllarda okuduğum en güzel romanlardan biri. Kurgu her zamanki gibi çok başarılı, buna Livaneli'nin akıcı yazımı da eklenince, ortaya okuma listenizin üst sıralarına eklenecek bir roman ortaya çıkmış. Şu an raflarda son romanı Kardeşimin Hikayesi olsa da okumayanlar için Serenad'ı da tavsiye ediyorum.
5 Kasım 2013 Salı
Atatürk Arboretumu (sonbahar)
Mayıs ayında ilk kez gittiğimiz Atatürk Arboretumu bizi öyle etkiledi ki, sonbaharda tekrar gitmek için gün sayıyorduk.
Tahmin ettiğim gibi Arboretum sonbahar renklerine bürünmüştü, Kasım ayının bu güneşli gününde bize huzuru sunuyordu.
Arboretumdaki yiyecek içecek satışı yasağı sürüyor, iyi ki de sürüyor, buna rağmen bir iki yerde (çöp kutuları olmasına karşın) yere atılmış mendil gördük.
Yanınıza sandviç ve su almanız, spor rahat bir ayakkabı giymeniz yeterli, daha sonra kendinizi doğanın kucağına bırakın.
Giriş 4 TL, Sarıyer'e yakınsanız zaman kaybetmeden bu güzel yerin keyfini çıkarın derim, yolu göze alıp giderseniz yorgunluğunuza değecektir.
Daha önceki Atatürk Arboretumu yazım:
http://keyfitemmuz.blogspot.com/2013/05/ataturk-arboretumu-saryer.html
Fotoğraflar kullanıma açık değildir...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)