15 Eylül 2014 Pazartesi

Bursa Cumalıkızık Köyü



Bursa'da ikinci günümüzde, teleferikten indikten sonra önce bir minibüsle ana yola indik, daha sonra üzerinde Cumalıkızık yazan başka bir minibüsle köye doğru yola çıktık. Bursa'da kaldığımız süre içinde bindiğimiz minibüsler, bende çok iyi bir izlenim bırakmadı, aracı çok hızlı ve sert kullanıyorlar, hele bir tanesi tam bir faciaydı. Bize hep kötü örnekler mi denk geldi bilmiyorum.



Bildiğiniz gibi Cumalıkızık, Uludağ'ın kuzey eteğinde, Yıldırım ilçesine bağlı bir köy. 2014 yılında Unesco Dünya Mirası listesine girdi. Kuruluşu 1300 lü yıllara dayanıyor, bir camisi, çeşmesi, hamamı var. Ben burada tarihi değeri hakkında çok şey yazmayacağım, dinlediklerimi ve izlenimlerimi aktarmak istiyorum.



Yıllar boyunca yıpranmış taşlar dolayısıyla sokaklarda yürümek zaten zorken, beş dakikada bir inen ya da çıkan arabalar bunu daha da problemli hale getiriyor, belli saatlerde trafiğe açılması çözüm olabilirdi.



Duyumlarımdan biri nüfusun gittikçe azaldığı, yıpranmış evlerde yaşamanın her geçen gün zorlaştığı ve kışın belediyenin dağıttığı kömürün kalitesi düşük olduğundan köye zehir saçtığı. Bir kadın, kışın odun yaktığını ama evin içine dolan kömür dumanından kötü etkilendiklerini anlattı.



Belki de en büyük şikayetleri saygı duymadan, izinsiz fotoğraflarının çekilmesi. Onların yerine kendinizi koyunca çok da haksız olmadıklarını düşünüyorsunuz, ben kendi adıma izin almadan hiç bir fotoğraf çekmedim. Yine bir köy sakini ziyarete gelen Japon turistlerin saygısını, özenini anlata anlata bitiremedi.



Köye ulaştığınızda sizi ufak bir meydan karşılıyor, bu meydanda ve bazı sokaklarda kadınlar, kendi yaptıkları ürünleri satıyor. Bu ürünlerden bazıları tarhana (5TL), erişte (5 TL), ekmek (5 TL), ufak kavanoz bal (20 TL), salça, reçel, turşular. Ben özellikle ısırgan otlu tarhanayı beğendiğimi söylemeliyim. Köyde kahvaltı edebilir, gözleme ya da mantı yiyebilirsiniz. Biz mantıyı tercih ettik, meydanda sağda mavi boyalı evin önündeki masalarda oturduk (ikinci fotoğraf). Önümüze gelen mantı iki porsiyondu, ufak ve lezzetliydi. Yaşlı annesiyle oturan hanım istediğimiz suya ve ekmeğe para almadı, kişi başı 12 TL ödedik.


Akşama doğru merkeze döndük, ikinci gün akşam yemeği mekanımız Çiçek Izgara'ydı (tarihi belediye binasından aşağı inerken solda).

Bir sonraki yazım Gölyazı'nda buluşmak üzere...

Hiç yorum yok: