16 Eylül 2014 Salı

Bursa Kent Müzesi - Teleferik


Uykumuzu almış, dinlenmiş olarak Bursa'daki ikinci günümüze başladık, saat sekizde  kahvaltı için otelin terasına çıktık. Bursa merkezde özellikle termal havuzları olan otellerin fiyatları yüksek. Biz akşam girip sabah çıkacağımız bir otele fazla para vermek istemedik, temiz, merkeze yakın ama fazla lüks olmayan bir oteli tercih ettik.






Kahvaltıdan sonra, kısa bir yürüyüşle Atatürk heykelinin arkasındaki, eski adliye binasındaki Bursa Kent Müzesi'ne ulaştık. Kutlama törenleri bugün de devam edecek gibi görünüyordu. Müze bahçesinde oturma yerleri hazırlanmıştı, Balkan ülkelerinden halk oyunu toplulukları bahçeye giriş yapıyordu.



Hemen hepsi anı fotoğrafı almama böyle gülümseyerek izin verdi. Saat on gibi kişi başı 1,5 TL ödeyerek müzeye giriş yaptık. Müze şehrin 7000 yıllık tarihini barındırıyor ve üç kattan oluşuyor. Eklediğim ilk fotoğraf Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevindeyken yaptığı yağlıboya tablo, müze bunun gibi pek çok tarihi ve ilginç eserler barındırmakta, bağışlanan eserlerle çok özel bir müze olmuş.



Yukarıda elde yapılan ilk bayraklardan biri ve bir kaç balmumu heykelden Yıldırım Beyazıd'ın balmumu heykeli. Bursa'ya yolunuz düşerse müzeyi gezmeden dönmeyin derim.




Müze çıkışında hemen Atatürk heykelinin önünden bindiğimiz araçla ikinci durağımıza, teleferiğe bineceğimiz yere doğru yola çıktık. Biletleri aldığımızda ilk kez yaşayacağımız bu deneyim için heyecanlıydık. İstanbul'da Piyer Loti tepesine çıkmak için bir çok kez teleferiği kullanmıştım ama burada tırmanılan yükseklik farklıydı. 20 saniyede bir kabin geliyor, 1963 te yapılan sistem ve kabinler yakın zamanda tamamen yenilenmiş. Bilet için gidiş dönüş tam 20 TL, öğrenci 10 TL ödüyor.




Yemyeşil ormanın içinde yukarıya doğru tırmanmaya başladık, önümüzde uzanan manzara mükemmeldi ama yukarılara çıktıkça arkamıza baktığımızda gördüğümüz maalesef üzücüydü. Son fotoğrafta görülen beton yığını Bursa merkez, gördük ki sadece tarihi binaların çevresinde yeşillik kalmış.



Teleferiğin ilk durağında piknik yerleri hazırlanmış, bir de çocuk bahçesi var, isteyen burada inebiliyor, biz ikinci durağa devam ettik. İkinci durakta indik ve bir minibüse binerek daha yükseğe doğru yol aldık (kişi başı 3 TL ödedik). Minibüste fazla kişi olmadığından şöförümüz bir çeşmede durdu, buz gibi nefis dağ suyunu su şişelerimize doldurduk, sular merkeze indiğimizde bile tamamen ısınmamıştı. Minibüsün çıkacağı son noktaya, pek çok otelin bulunduğu yere indiğimizde, bizi serin ama mis gibi bir hava karşıladı. Buradan iki kişilik (yukarıda fotoğrafta gördüğünüz gibi) teleferiklerle daha yükseğe çıkabiliyorsunuz. İçimize bol bol dağ havası depoladık ve Cumalıkızık'a doğru yola çıktık.



Bir sonraki yazımda, Cumalıkızık'la buluşmak üzere.

Hiç yorum yok: