5 Eylül 2012 Çarşamba

Nazlı Emirgan


Güzel bir eylül günü, Baltalimanı ve İstinye arasında kalan, Sarıyer'in ilçesi Emirgan'a doğru yola çıktım. Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumeli Hisarı ve Baltalimanı'nı geçtikten sonra Çınaraltı durağında mola verdim. Girişte beni Şerifler Yalısı ve çay bahçeleri karşıladı.


Oluşan betonlaşmaya bakıp üzülsem de, denizden gelen o güzel esintiyi ve kokuyu duyunca  keyfim yerine geldi. Boğaz'ın her semti insana bu güzel şehrin güzelliğini tekrar tekrar anlatıyor.


Tarihi çınardan yukarı döndüğünüzde (Muvakkit Caddesi) hemen sağda Şehzade Mehmet Çeşmesi'ni görüyorsunuz. Sultan I. Albülhamid çeşmeyi eşi Hümaşah Hatun ve oğlu Şehzade Mehmet için yaptırmış.



Biraz sahilde balık tutanları izleyip, ciğerlerimi mis gibi boğaz havasıyla doldurduktan sonra öğle yemeği için Kardeşim Mantı'ya gittim. Muvakkit (muvakkit güneşe bakarak namaz saatlerini söyleyen kimse demekmiş) Caddesi'nden yukarı döndüğünüzde polis karakolunun karşısında ufak ama şirin bir yer. Sahibi Nadire Hanım aslen Malatyalı, oğlu Hasan Bey'le birlikte bu farklı yerde değişik lezzetler sunuyorlar misafirlerine. İkisi de çok sıcak ve ilgili.


Mekanın içi yıllar boyunca birikmiş anılarla dolu. Eski fotoğrafların bazılarının hikayelerini Nadire Hanım'dan dinledim. Bir gün daha fazla zaman ayırıp her şeyin hikayesini dinlemeyi istiyorum. Büyük dedenin, anne babanın ve kendi çocukluk fotoğrafları mekanın duvarlarını süslüyor. Bir köşede eski zamanlara ait bir büfe üstünde bir radyo, diğer köşede kimbilir zamanında ne şarkılar çalarak ruhları dinlendirmiş bir gramofon...


Menüden mantıyı seçip bahçedeki masaya kuruldum. Mantı geldiğinde masada kapalı kaplar içinde hazır bulunan baharatlardan, sarımsak ve toz halinde cevizli özel bir karışımdan tabağınıza alıp afiyetle yiyorsunuz. Yanında ev yapımı lahana turşusu ve Bolu'dan gelme lezzetli bir ekmek eşliğinde.


Mekandan teşekkür ederek ayrıldıktan sonra Emirgan'a gidip yapılması gereken en önemli şeyi yapmak için bir kafeye oturdum. Boğaz'ın güneşle oyun oynayan dalgalarına, geçen teknelere, gemilere bakarak; rüzgarın getirdiği o güzel kokunun tadını çıkararak çay içmek. Günün ilerleyen saatinde eve dönerken, henüz bazı şeyler yok olmadan bu güzelliklerin keyfine varabildiğim için kendimi şanslı hissettim.

Hiç yorum yok: