2 Eylül 2012 Pazar

Eller


On beşinci yüzyılın başlarında, Nürnberg yakınlarında oldukça fakir bir aile yaşıyordu. On sekiz kardeşten ikisi, Albrecht ve Albert'in büyük bir hayali vardı, ikisi de ressam olmak istiyordu. İki kardeş bir gün yazı tura atmaya karar verdiler, kaybeden maden ocağında çalışacak, kazandığı ile kardeşinin sanat akademisindeki masraflarını karşılayacaktı. Kazanan kardeş, mezun olduğunda diğer kardeşi okutacaktı. Yazı turayı Albrecht kazandı ve Nürnberg'deki sanat akademisinin yolunu tuttu. Albert ise maden ocağında çalışmaya başladı, dört yıl boyunca kardeşine para gönderdi.

Genç sanatçı mezun olup köyüne döndüğünde "Sıra sende kardeşim" dedi "şimdi hayalini gerçekleştirebilirsin". Albert "Hayır" dedi "gidemem, dört yıllık maden işçiliği yüzünden parmaklarım ezildi, kırıldı, sağ elimde romatizma ağrıları da başladı, benim için artık çok geç."

Bu konuşmanın üzerinden 450 yıldan uzun bir süre geçti. Bugüne kadar Albrecht Dürer'in yüzlerce eseri dünyanın sayılı müzelerinin duvarlarını süsledi. Fakat bunlar içinde hiçbiri Albrecht Dürer'in o günkü yemekten sonra yaptığı karakalem çalışması kadar ünlü olmadı.

Albrecht Dürer, kardeşi Albert'in maden ocağında çalışmaktan yıpranmış parmaklarını ve kırış kırış avuçlarını bütün ayrıntılarıyla çizdi. Resimde Albert'in ince parmakları göğe doğru yönelmişti. Dürer, bu çalışmasına basitçe "Eller" adını verdi...

                                            Ünlü tablodan esinlenerek yaptığım eskiz

Hiç yorum yok: