21 Nisan 2014 Pazartesi

İtalya Turu II: Venedik


Turun ikinci günü sakin şehir Torino'dan Venedik'e doğru yola çıktık. Kilometrelerce uzanan üzüm bağlarının çoğunun ünlü aile Suavelere ait olduğunu öğrendik, Po Ovası'nda en güzel yerlere yerleşmişler ve mecliste de söz sahibiler. Yaklaşık dört saatlik yol, kaptanımız Leonardo'nun dinlettiği İtalyanca şarkılar sayesinde kolayca geçti.


118 adacık üzerine kurulu Venedik'de 170 kanal ve 400 köprü bulunuyor. Bu güzel şehrin yılda 12 milyon turist çekmesine şaşmamalı, öyle güzel ve ilginç bir şehir ki, daha sonra yazacağım bir şehirle birlikte gönlümüzde bir numaraya oturdu. Üzücü olan, bütün uğraşılara rağmen her yıl biraz daha suya batıyor olması.


San Marco çan kulesi 280 metre uzunluğunda, 1902'de birden çöken kule büyük bir felakete neden olmamış, bu kötü olayda bir kedi hayatını kaybetmiş.
Venedik'te mutlaka yapmanız gereken şey ara sokaklara girmek, çünkü her sokakta ayrı bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Kaybolmaktan korkmayın duvarlardaki oklar sizi San Marco Meydanı'na ulaştırıyor.


Halkın yüzde sekseni turizmden geçiniyor. Biraz pahalı ama değer diyorsanız şehirdeki 450 gondoldan birine binebilirsiniz. Gondolculuk babadan oğula geçiyor ve ekonomik olarak durumları iyi. Gondolların ucundaki pruva demiri Venedik'i anlatıyor, kıvrımlı büyük şekil büyük kanalı, altı tane diş, Venedik'in bölgelerini simgeliyor. Her iş deniz taşımacılığıyla yapılıyor, çöp toplama, itfaiye, taksi... Ulaşımın rahat olduğu şehirlerdeki kirliliği görüp, yoğun turiste karşın temiz Venedik'i görünce utanmamak elde değil.



San Marco Meydanı muhteşem, hangi eseri inceleyeceğinizi şaşırıyorsunuz, meydandaki kafelerden yayılan canlı müziği dinlemek de ayrı bir keyif. Meydanın yirmi bin kazık üzerine kurulduğu söylenmekte. Meydandaki Dükler Sarayı (Piazza Ducale) 900 yıl boyunca imparatorluğun merkezi olmuş.


Ünlü Rialto Köprüsü'nü yine duvardaki okları takip ederek bulabilirsiniz, bir ara rehberi kaybettiğimizde bize bu oklar yardımcı oldu. Dar sokaklardan dönerek bu güzel mermer köprüyü bulmak eğlenceliydi.




Venedik'te alışveriş ve yeme-içme biraz pahalı, ama köprünün yakınındaki ufak dükkanlarda uygun fiyatlı hediyelikler bulmanız da mümkün. Farklı sokaklarda kaliteli deri eşya, pahalı maskeler, mücevher de bulabilirsiniz.


San Marco saat kulesi, Ay Harekatı filminde James Bond'un kötü adamı aşağı attığı kule :)


Her yerde süsleme ve heykel olarak Venedik'in simgesi kanatlı aslanı görebilirsiniz.
Ara sokaklarda dolaşırken sessizce su üzerinde kayan gondollar, gondolcuların keyifle şakalaşmaları, balkonları süsleyen çiçekler, asılı çamaşırlar, birden yolunuzun ufak bir meydana ve kafeye çıkması, hepsi iyi ki gelmişim demenize neden olacak güzellikler. 2000 yılında 20 milyon ziyaretçi alan şehir gerçekten görülmeye değer.


Cam işçiliği, maskeler, değişik hediyelik eşyalar çok ucuz değil ama kesenize göre ufak bir parça da bulabilirsiniz.
Güneş battığında, bizi adaya getiren tekneyle tekrar ana karaya dönerken yorgunduk, biraz üşümüştük ama geriye, ışıkların yandığı adaya doğru bakarken sanırım çoğumuz mutlu, ayrılıştan dolayı biraz da hüzünlüydük.







(bir sonraki yazım Floransa)

Hiç yorum yok: